Haber Sitesi
HV
03 MAYIS Cuma 11:11

3 ay önce kendisini belli ediyor

Yurdum İnsanı
3 ay önce kendisini belli ediyor

EFENDİMİZİN VEFAT ANI Hazret-i Âişe ve Hazret-i Ali -radıyallâhu anhümâ-‘dan rivâyet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz’in vefâtına üç gün kala Cenâb-ı Hak her gün Cebrâil -aleyhisselâm-‘ı göndererek Rasûlü’nün hatırını sormuştu. Son gün olunca Cebrâil -aleyhisselâm- bu sefer beraberinde ölüm meleği Azrâil de varbulunduğu hâlde geldi. Cebrâil -aleyhisselâm-: “–Ey Allâh’ın Rasûlü! Ölüm meleği senin yanına girmek amacıyla izin istiyor! Oysaki o, Sen’den evvelce hiçbir Âdemoğlunun yanına girmek amacıyla izin istememiştir! Sen’den sonra da hiçbir Âdemoğlunun yanına girmek amacıyla izin istemeyecektir! Kendisine izin veriniz!” dedi. Ölüm meleği içeri girip Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-‘ın önünde durdu ve: “–Yâ Rasûlallâh! Yüce Allâh beni Sana gönderdi ve Sen’in her emrine itaat etmemi bana emretti! Sen istersen rûhunu alacağım! İstersen, rûhunu sana bırakacağım!” dedi. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-: “–Ey ölüm meleği! Sen (aslında) bu tür yapacak mısın?” diye sordu. Azrâil -aleyhisselâm-: “–Ben, emredeceğin her konuda sana itaatla emrolundum!” dedi.Cebrâil -aleyhisselâm-: “–Ey Ahmed! Yüce Allâh seni özlüyor!” dedi. Peygamber Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-: “–Allâh katında olan, daha hayırlı ve daha devamlıdır. Ey ölüm meleği! Haydi, emrolunduğun şeyi yerine getir! Rûhumu, canımı al!” buyurdu. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, beraberindeki su kabına iki elini batırıp ıslak ellerini yüzüne sürdü ve: “–Lâ ilâhe illallâh! Ölümün, akılları başlardan gideren ıztırap ve şiddetleri var!” buyurduktan sonra, elini kaldırdı, gözlerini evin tavanına dikti ve: “–Ey Allâh’ım! Refik-ı A’lâ, Refîk-ı A’lâ (yâni ulu dost, ulu dost)!..” diye diye Rabb’ine duyduğu aşk ve iştiyâkın tezâhürü olan nice ulvî hâtıralarla dolu bir ömrü ardında bırakarak bu fânî âlemden hakîkî âleme hicret etti. (Bkz. İbn-i Sa’d, II, 229, 259; Belâzûrî, Ensâbu’l-Eşrâf, I, 565; Ahmed, VI, 89.)ÖLECEĞİNİ ANLAYAN KİMSENİN YAPACAĞI DUA Âişe radıyallahu anhâ şu şekilde demiştir: Nebî sallallahu aleyhi ve sellem’in bana yaslanarak: -“Tanrıım, beni bağışla, bana acıma et ve beni refîk-i a’laya ilet!” diye dua ettiğini duydum. (Buhârî, Merdâ 19, Fezâilüs-sahâbe 5, Megâzî 83,84, Rikâk 42, Daavât 28; Müslim, Selâm 46, Fezâilu’s-sahâbe 85, 87. Hem de bk. Tirmizî, Daavât 76; İbni Mâce, Cenâiz 64.) Yine Âişe radıyallahu anhâ şu şekilde demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i, ölüm döşeğinde, yanıbaşındaki su kabına elini daldırıp yüzüne sürerken gördüm. O, bu tür yapıyor sonra da “Tanrı’ım ölümün şiddet ve sıkıntılarına karşı bana yardım et” diye dua ediyordu. (Tirmizî, Cenâiz 7. Hem de bk. İbni Mâce, Cenâiz 64) PEYGAMBERİMİZ’İN VEFATI ÖNCESİNDE YAPTIĞI DUA Hz. Âişe vâlidemizin rivayet ettiği bu iki hadiste, sevgili Peygamberimiz’in vefatı evvel ne yaptığını, nasıl dua ettiğini görmekteyiz. Hayatından ümit kesen, bundan sonra ölmek üzere bulunduğunu anlayan müslümanların o anda nasıl dua etmesi gerektiğini, yegâne misal ve önderimiz Peygamber Efendimiz’den görüp öğrenmekteyiz. Birinci olay göre Efendimiz, Hz. Âişe’ye yaslanmış oluğu halde, Tanrı Teâlâ’dan mağfiret ve rAhmet dilemiştir. Gecmişi ve geleceği kendine bağışlanmış olan Efendimiz’in bu duası, herhalde herşeyden evvelce ümmetini eğitmek amacıyladir. Bu nâzik ve krıtik anda, gaflete düşmeyip Tanrı’tan mağfiret ve rAhmet dilemek gerektiğine işaret etmektedir. Çünkü bu hal aslında göç hâli ve ölüm anıdır. O anda bile Tanrı’ın kulu bulunduğunu idrak edip O’na müracaatta bulunmak, herhalde uygulanabilecek işlerin en isabetlisidir. Efendimiz bu duasında “Tanrı’ım beni refîk-i a’lâya ilet” niyâzında bulunmuştur. Refîk sözcüğü hem tekil hem çoğul olarak kullanılmakta, Bu sayede hem dost, arkadaş, hem de dostlar, arkadaşlar manasına gelmektedir. Kelimeyi çoğul manasında alırsak Resül-i Ekrem Efendimiz, bu duasıyla kendisinden evvelceki peygamberler, sıddıklar, şehidler ve salihlere katılmasını istemiş olur. Nitekim bu kabul edilen kimseler ile ilgili Tanrı Teâlâ “Onlar ne güzel refiktirler” [Nisâ sûresi (4), 69] buyurmuştur. Bu takdirde mâna “beni güzel dostlara ilet” demek olur. Yine bir peygamber olan Hz. Yûsuf da “beni sâlihlere ilhak et!” [Yusuf sûresi (12), 101] diye dua etmiştir. Şayet refîk sözcüğü tekil olarak değerlendirilir ve “er-Refîk”in Tanrı Teâlâ’nın güzel isimlerinden bulunduğu da öneme alınırsa, Hz. Peygamber’in, kadri ulu mevlâya kavuşmak istediği anlaşılır. Bu takdirde mâna ” Beni Yüce Dost’a kavuştur” demek olur. İkinci hadiste, Peygamber Efendimiz’in, çektiği ıstırabı hafifletmek amacıyla kutsal elini suya değdirip o güzel yüzüne sürdüğünü ve bu arada “Bana ölüm anının şiddet ve sıkıntılarına karşı yardım et” diye Tanrı Teâlâ’ya dua ettiğini görüyoruz. “Sekerât-ı mevt”, ölümün sıkıntıları, şiddeti demektir. Efendimiz’in bu duasından misal alınarak genelde dualarımızda hep “sekerât-ı mevt”i basit kılması amacıyla Rabbimiz’e dua etmeliyiz. Bu dua, her vakit bulunduğu gibi, ölmek üzere iken de yapılmalıdır.

YORUMLAR